Kara Ölümün Habercisi (1)

  • Deneme
  • Şubat 16, 2025
  • 0 Comments

Kara Ölümün Habercisi (1)

Kargalar, efsanelerin ve masalların içerisinde simsiyah görüntüleriyle her zaman puslu sırların mihenk taşı olmuştur. Poe’nun “Kuzgun” şiirinde, ışığı delip geçen bir gölge gibi göğe yükselir bu kuşlar. Bu kara yaratıklar; terk edilmiş mezarlıkların, rüzgarda inleyen viranelerin ve can yakan hikâyelerin acıyı çağıran fısıltısıdır. Bu fısıltıda umuda dair bir şey bulmak neredeyse imkânsızdır. Bunların olduğu yerde kör bıçağın soğukluğuyla her taraf ızdırap doludur.

Kargalar, yalnızca iç karartan tüylerle donatılmamış ki. Onlar, aynı zamanda ölüm habercileri, çürümenin tanıkları ve kötü sırların taşıyıcısıdır. On binlerce yıldır karanlıkların içinde sessiz bir gözcü olarak hayatın kuytu köşelerine uçmuşlardır. Onların kömür karası kanatları, insanın kendi gölgesine sığınıp kaçtığı dehşetli korkusudur.

Şimdi gözlerden ırak, ölü bir tarlayı hayal edin. Sise bulanmış kuru ağaçlar ve çatlamış toprakla kimsesiz, ıpıssız bir yeri. Yaşamdan ve hayattan kopuk bu ölüm diyarında kargalar, buradaki her şeyi, dehşetli bir törenle istiflemeye devam eder. Pençeleri, asla toprağı kazmak için değildir. Pençelerinin arasında kederden dolayı sönmüş yaşamlardan daha derin bir karanlık bulunur. Onların yanında her son, bir başka sonun habercisidir. Her gölge, daha büyük, daha başka, daha vahşi bir gölgeyi saklar içinde.

Kargalar, sadece geceye mi özgü? Tabii ki hayır. Onlar zamanda eriyip kaybolmuş ruhların yeryüzündeki kalıntısıdır. Her an bitimsiz bir şekilde insandan ışığı çalarlar. Gündüzün pusa bulanmış havasında matemi gökyüzüne tırnaklarıyla kazırlar ve yasla tükenmiş dünya ile tıpkı bir yılan gibi çatallı konuşurlar. Katran karası tüylerine, hiçbirimizin hatırlamak istemediği ya da bir türlü unutamadığı acımasız bir gerçek yazılmıştır. Heyecanın ve sevginin yani en insani, en kutsanmış değerin onların dünyasında sadece ama sadece  bir hiç olduğu gerçeği.

Bir efsaneye göre ölümün kara habercisi olan kargalar gökyüzüne salındı mı insanlar canavarlaşıp hem birbirlerini hem en yakınlarını hem de canlılığa dair ne varsa yok etmeye kalkışacaktır. Onlar insanın içini ferahlatan göğün mavi perdesini hiç düşünmeden griye çeviren kara bulutlar gibidir. Halbuki hayat yeni bir diyar için dünyada son bulsa da bu sadece yeni bir başlangıcın adı olabilirdi. Efsanedeki o melun yaratık, sadece dehşeti değil, dehşetin kulakları tırmalayan şarkısını da mırıldar. Ya da karga, düşkün dünyanın en karanlık saatinde son bulacak zamanın ancak sonu gelmeyecek o elim sancılarının kehanetini taşır.

Peki ya mitoloji bahsinde kargalar için ne deniyor. Sanırım oraya baktığımızda da kargalar için yine aynı sır perdesinin aralandığını göreceğiz. Mitoloji hikayelerinin birinde kargalar düşünce ve hafıza anlamına geliyor. Ve fakat ancak bu durum bile aydınlanmaya dair değil. Buradaki varlıkları daha çok insanda silikleşen anıların ya da unutulmuşların gölgeler ardındaki hatırlatıcısıdır. Bir de onlar yalnızca gökyüzünün sonsuz genişliğine değil, akıl erdiren canlıların içsel karanlıklarına da karşılık gelir. Mitlerde bilgelik arayışında birer gözcü gibi tasvir edildikleri de olur. Ama aynı zamanda birer kötü haber taşıyıcılarıdır. Öyleyse şunu ifade edebiliriz: Onlar, bilgelik ve düşüncenin rahatlama noktasında zihindeki derin yarık anlamı taşır.

Keskin zekâları sayesinde onları ölümün kara dâhileri olduğunu söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. Çözüm becerileri, ya da alet kullanma yetenekleri göz önüne alındığında onlar varoluşun en ürpertici problemine dönüşür. Örneğin, kargaları, ince dal parçaları kullanarak böcekleri yuvalarından çıkardıklarını bile görebiliriz. Bu da zekâları karşısında onlara direnmenin anlamsızlığını ortaya çıkarıyor.

Bir de sanata işlenmiş ya da sanatın kimi noktalarına yön vermiş izleri vardır. Yine Poe’nun “Kuzgun” şiirini ele alalım. Kargalar bu şiirde acının, hüznün, melankolinin ve kaybın sembolü hatta dikilmiş mezar taşıdır. Poe, kargalarla beraber karanlıklar içinde ilerleyen o varlığın öyküsünü anlatır. “Asla” derken, bir kararlılık mı yankılanıyor? Hayır hayır. Şiirde “Asla” derken bir teslim oluş şekli dört tarafa yankılanıyor. Bu ise karanlıklarda kaybolmanın sembolüdür. Hatta bu ifade kendi iç karanlığımızda kaybolmuş olduğumuzun yankısıdır.

…. Kargaların simsiyah tüyleri ve gotik metaforlarla anılması, onların, dünyanın dibi olmayan sırlarının sessiz habercisi olduğunu gösteriyor. Onların yuvası karanlıktır. Bu karanlık yuva, daha derin daha başka boşlukları bir sonraki nesle taşır. Ve onların ortalığı ayağa kaldıran çığlığıyla, her an sona bir adım daha yaklaştığımızı hatırlatır. Çünkü kargalar, her zaman görünen gölgenin ardında daha başka daha acı dolu bir gölge olduğunu gösterir.



İlişkili Olduğu Yazılar

  • Deneme
  • Haziran 1, 2025
  • 85 views
Bir Dua

ER RAHMAN, ER RAHÎM! Ey gökleri ve yeri adaletle ayakta tutan, mazlumun feryadını işiten, yetimin gözyaşını yere düşürmeyen Allah’ım! Bilirim ilahi adaletin insan idrakine kapalıdır. Ama niyaz ediyorum. Sen şahitsin…Gazze’nin…

  • Deneme
  • Mayıs 27, 2025
  • 80 views
ÖLÜMSÜZ

ÖLÜMSÜZ Hu… Hu… Hu… Dedi, durdu. Üç, beş, yedi kere hu!.. dedi, durdu. Hu… Hu… Hu… dedi ve devam etti bir ölümsüz… Yaşlanıyorum, hızla. Ömrüm uzadıkça kısalıyor, büyüyorum. Oysaki bu…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir