Avrupa nın Gölgesi Kimin Üstüne Düşer

  • Deneme
  • Mayıs 6, 2025
  • 1 Comments

Avrupa’nın Gölgesi Kimin Üstüne Düşer

 

Geçen hafta İtalya’dan döndüm ve fark ettim ki Anadolu’nun dünyası göğsümde tazyikli serin bir su gibi fışkırırken diğer dünya deneyimlerinden uzağım. Bunu en başta ifade etmem gerek. Çünkü yanlı olmayan, kişinin kendi dünyasını yansıtmayan bir şey asla değerlendirileme konusu olamaz. 

 

Bu kişisel anlatımdan sonra asıl konuya dönecek olursak. Türkiye o kadar güzel ki, Avrupa’ya dair yapılan güzellemeler benim nazarımda boş tenekeden çıkan anlamsız sesler gibi kulakları tırmalıyor. Bu ses mi bizi aptallaştırıyor yoksa zaten aptal mıyız, karar veremiyorum. Ancak teneke sesine karşı olan tutumumun bazı yankıları İtalya turuyla gün yüzüne çıktı. 

 

Bir yerin veya bir mekanın reklamlar yoluyla öne sürülen kartpostal görüntüleri, sinema, televizyon, dergiler ve sosyal medya aracılığıyla sunulan neredeyse kusursuza yakın gösterimleri beni hep şüpheye düşürmüştü. Nasıl olurda ‘batı’ dışında kalan neredeyse her yer barbar ve yabani olabilirdi? Ya da nasıl olur da dünyanın sözde medeniyetten geri kalmış kara ve denizleri sadece mistik yerler olarak görülebilirdi? Bu bilindik ifade şimdilik burada kalsın. 

 

Denir ki, bir yalanı yeterince tekrar edersen, doğruluğuna herkesi inandırabilirsin. Ve işte tenekeden etrafa yayılan yalancı ses önce enstrümana dönüşmüş, ardından da muazzam bir orkestra gibi insanların kulağına ‘neşe’ notaları serpiştirmişti. Bu illüzyonun arkasında yatan gerçekleri görmek ise işte burada önem kazanıyor. Örneğin; Göz, gördüğü görüntülere aldanmış, bitmek bilmeyen yeşilliğiyle büyülenmişti. Ancak onların park ve bahçelerine, sokaklarına attıkları çöpler görülmüyor, sözde medeni insanların pervasız hareketleri göz ardı ediliyordu. Affedersiniz ama yere sadece Anadolu insanı tükürmüyor, sadece İranlılar ceza kesmiyor ya da sadece bazı Suriyeliler hırsızlık yapmıyordu. Ayrıca kırmızı ışık yanarken sadece doğu insanı karşıdan karşıya geçmiyor ve trafik kazaları hep aynı yerlerde olmuyor! Bunları pek tabii her yerde görmek mümkündür. Kısacası orada olanla başka yerde olanlar aynıdır.

 

Karadeniz bölgesinin ormanları ve eşsiz doğası orayı aratmayacak cinsten değil miydi? Yaylaları ve gölleri korunmuş olsaydı, Castel – Gandolfo’dan farksız olacaktı hiç şüphesiz. Bu durumun en güzel örneklerinden biri, Trabzon’un yaylalarındaki doğa harikalarıdır. En azından bir zamanlar öyleydi. Bu söylediklerime pek çok göz defalarca tanıklık etmiştir. 

 

Hayatta insana kendisini kötü hissettiren çok şey vardır. Eğer olumsuz bir şeyi gizlemek istiyorsan, Batı’nın yöntemlerini kullan. Eline kamerayı al ve Bologna’dan Roma’ya uzanan yoldaki ormanı yeşil perdeyle çek. Bunda yeterince başarılı olmadığını düşünüyorsan Russell Crowe’lu Kolezyum’un içinde gösterişli ve insanı çarpan Gladyatör’ü sahnele. Bu senaryoyu desteklemek için aynı işlemi farklı yerlerde ve farklı karelerle yeterince tekrarla. Emin ol, o şey artık olumsuz görülmeyecektir. En azından insan zihninde olumsuzluğun olumlu bir yer edineceği kesin! 

 

İşte onların kanlı sermayeleri üzerine bina ettikleri ön kapak ve başlıkları bu ve benzeri. Ön kapatan kastımı şöyle bir iki cümle ile aşağıda detaylandırayım. 

 

Avrupa’yı son yüzyılda yazılmış en güzel kitap olarak kabul edersek, karşımıza benzersiz bir kitap ismi, göz alıcı bir kapak tasarımı ve ilk sayfaları titizlikle yazılmış edebi bir eser çıkar. Ancak, edebi bir eser için bunlar tek başına yeterli mi? Elbette ki hayır. Okumaya devam ettikçe satırlarda; kin, gaddarlık, bireysellik, nemelazımcılık, ikiyüzlülük ve nihayetinde ölüm temalarını buluruz. Öldürme ve sistemli işkencelerle yapılan sömürüler de cabasıdır. Üstelik, bu konuları işleyen filmlerle ‘özür’ mesajları vererek… Örneğin soykırımları anlatan filmleri. Şunun da farkındayım İtalya özelinde Avrupa’nın sadece bunlardan olduğunu ifade etmiyorum. İtalya’da bulunan yüzlerce yıllık eserleri inanın ağzım açık kalarak izledim. Yapılan binalar bana bu dünyadan değilmiş gibi geldi. Fakat orada yaşayanların da insan olduğu gerçeği unutulmazsa her yerle aynı olduğu net bir şekilde gözlemlenecektir.

 

Bunların dışında şunları eklemek istiyorum. Sen Nemi’de Çilek Köyü’ne giderken bir esnafın sana kazık attığını, pizza yediğinde kasada ücreti üç katına çıkardıklarını ve soyulduğunda kimsenin umursamadığını göreceksin. İstanbul’daki bir insan hırsızlık yapıyor da Floransa’daki yapmıyor muydu? Biz Napoli’ye gitmezden evvel rehberin bizi kaç kez dikkat edin, diye, uyardığını asla unutmayacağım!

 

Bu metinde, gezi ile ilgili izlenimlerimin ilk kısmını paylaşıyorum sizinle. Bu izlenimlerin elbette ki sadece olumsuz deneyimlerle sınırlı değil. Ve gezi ile ilgili yazıları seriler şeklinde bir süre devam ettirmeyi düşünüyorum. Her yazımda gezinin farklı bir noktasına odaklanmaya çalışacağım. Tekrarlamak istiyorum İtalya’yı gezerken çok keyif aldım ve çok eğlendim. Yeni yerler görüp, farklı insanlarla karşılaştım. İngilizce bilmeden erkek tuvalet kapı kolunun kırık olduğunu bile anlattım (işaret diliyle değil tabii ki).Bu deneyim beni çok mutlu etti. Rehberin gideceğimiz yerler hakkında önce otobüste sonra mekanda aktardığı şeyler olağan üstüydü. İmkan bulacak herkesin bunu deneyimlemesi gerektiği fikrindeyim. Ancak, bu gölge altında kalınmadan yapılmalı. 

 

Sonuç olarak, Avrupa’nın sunduğu görüntülerin, yaptığı kaliteli reklamların ardında yatan gerçekler, dikkatle incelendiğinde ortaya çıkıyor. Gidildiği zaman dönüş kendine yabancılaşma olarak sonuçlanmasın. Ve ancak şunu asla ama asla unutmayalım; Avrupa’nın gölgesi kimin üstüne düşerse o karanlıkta kalıyor!

  • İlişkili Olduğu Yazılar

    • Deneme
    • Haziran 1, 2025
    • 84 views
    Bir Dua

    ER RAHMAN, ER RAHÎM! Ey gökleri ve yeri adaletle ayakta tutan, mazlumun feryadını işiten, yetimin gözyaşını yere düşürmeyen Allah’ım! Bilirim ilahi adaletin insan idrakine kapalıdır. Ama niyaz ediyorum. Sen şahitsin…Gazze’nin…

    • Deneme
    • Mayıs 27, 2025
    • 79 views
    ÖLÜMSÜZ

    ÖLÜMSÜZ Hu… Hu… Hu… Dedi, durdu. Üç, beş, yedi kere hu!.. dedi, durdu. Hu… Hu… Hu… dedi ve devam etti bir ölümsüz… Yaşlanıyorum, hızla. Ömrüm uzadıkça kısalıyor, büyüyorum. Oysaki bu…

    One thought on “Avrupa nın Gölgesi Kimin Üstüne Düşer

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir