Sivri Ucun Ucundaki Zihin

Sivri Ucun Ucundaki Zihin

 

Zihnim tüm bu olanlarla

sanki bıçak sırtında,

karmaşık duygularla yokluk sınırında

bıçak – sınır / zihin – duygu

ikisinden ikisinin de belleği kesişi aynı

 

Varoluş sancısı dedikleri bu mu?

herkes çile çekiyor, ama kimse

yarasının neyle kaşındığını bilmiyor

galiba

yapacak işlerim var

sevdiğimi düşünmek,

çocukların minik elleriyle ördüğü çiçekleri

mübarek bir dua niyetine başıma taç…

 

Şenlik var mıydı?

belki de hiç olmadı

belki de olmasına gerek yoktu

oysa

domino taşları Gazze’yi, Arakan’ı, Uygur’u, Afgan’ı, Çençen’i

Lübnan’ı, Ukrayna’yı, Somali’yi…

adı duyulmayan siyahı, beyazı, kızılderiliyi… 

anlıyor musun

kul hakkı veganların çatal ucunda

ironi olarak kalırken

ağızdan çıkanlar kırılganlaşıp

gazete köşelerinde hiçliğe karışıyor 

yüreğine insafı doldurup

sayfalara yazılan metinleri de ekleyerek

yakman gerekmez miydi

ama ateş, sunî ışık,

icat edilmiş incitilmişlik

 

yokluğu var edenin adıyla,

varlığı kim yok ediyor?

  • İlişkili Olduğu Yazılar

    İki Halkalı Ayrı İki Dil

    İki Halkalı Ayrı İki Dil İçim buz kesiyor zamanın sınırlarında eriyen demir gibi iki halkalı iki dil o adamın yüreği, güle kondurulmuş şeffaf bir damla varlığın kristalleşmiş sessizliğinde onu gördüm …

    Kitap Ayracından Taşan Çatlak

    Kitap Ayracından Taşan Çatlak Sarsıntı, kitabın eskimiş ciltli kabuğundan  taşan çatlaktı  doktor,  kelimeleri teşhis bıçaklarıyla kesip biçerken,   biz,  antika bir saatin an göstersi gibi aynı zamanı tekrar tekrar yaşıyorduk ölüm…

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir